24 Eyl 2010

Adını gül koyduğum



Ne çok ağlıyorsun

gül artık bebeğim
bak gülmezsen
inan temelli küseceğim.

gül artık ,adını gül koyduğum  
gül artık gülüşüyle doyduğum

gül bebeğim, gül çiçeğim
ben de seninle güleceğim
sense benim geleceğim.

ben güllerin efendisi
gül artık, gülün ta kendisi...

16 Eyl 2010

Ana kucağı


hiçbirşey yakışmaz inan
eteğinin altına
giydiğin hiçbirşey
beyaz ipek çoraplar kadar

ve yine
hiçbirşey yakışmaz inan
kollarının arasına
ninnilerinle büyüyen
bana benzer çocuklar kadar.

15 Eyl 2010

Sevil/nmek


üzülmek için sebebi çok insanların
oysa ben yok yere
sevinmek
hiç yoktan sevilmek istiyorum...

dilek-çe



istemem tek satır şiir yazmasın
bana sevdalı hiçbir kadın.
istemem gözlerinden öte
hiçbirşey beni bana anlatsın.

ne çok sevip yazsın hece hece
ne de tek cümlede aldatsın
tek dileğim şiir gibi yaşayıp,
her gece şiir gibi yaşatsın...


14 Eyl 2010

S/teninle bir sabah


her gece mütemadiyen

ellerim ve ben yanında olmalıydık
kulaklarımdaki uğultusuna inat yokluğunun
her dokunduğumda sana çığlık çığlık
seni benim, beni senin yapmalıydı yazgımız

sonra yorgun ve mutlu
bir yastıkta başımız, sarılıp uyumalıydık
gün doğmalıydı  bedenlerimize
yeniden arzu dolu uyanmalıydık
acıyan ve kanayan yerlerimizi
günışığı, usulca yalayıp, öperken... 

13 Eyl 2010

tiryakinin türküsü



yaramaz bir çocuğum
ellerimden tut yürüt beni
inan öyle çok isterdim,
öpe okşaya büyüt beni.

avuçlarıma alıp şöyle
saçlarına güller takarken
durma sen de adımı söyle
dudağının tadına bakarken.

11 Eyl 2010

Kardelen kelimeler -11

ele güne açtığın pencerelerde

ne sert rüzgarlar esiyor
benim burada ruhum üşüyor
orda senin haberin var mı?

4 Eyl 2010

2 Eyl 2010

29 Ağu 2010

Kardelen kelimeler -1

dudağının kenarında kalmış
bir pirinç tanesi gibiyim.
dilinin ucuyla çek al,
bu hayattan kurtar beni

1 May 2010

Buselik makamında


Adam kızı öptü, ellerinden

O eller narin
Eller incecik ve beyaz
Eller üşümüş ve ayaz
Eller saran seven ve kucaklayan
Eller bir yürek elçisi gibi kanayan
O ellerdi sevdayı yazan


Adam kızı öptü, avuçlarından
O avuçlar bir yudum su
Avuçlar bir nefes rayiha
Avuçlar gezindi yüzünde
Avuçlar sardı her hüzünde
Avuçlar bereketli bir pınar
O avuçlar donarken beni yakar


Adam kızı öptü, omuzlarından
O omuzlar dünyayı sırtlamış
Omuzlar yükünü paylaşmış sevdanın
Omuzlar heybetli birer dağ
Omuzlar direnç yüklü bir lale
O omuzlar güvenilir bir kale


Adam kızı öptü, saçlarından
O saçlar kaderimin örgüsü
Saçlar hasretin döngüsü
Saçlar ipeğin sevgisi
Saçlar yarenlik kokar
Saçlar bir deli nehir
Akar, akar, akar...


Adam kızı öptü, yanaklarından
O yanaklar yeşil elma
Yanaklar mahcup kırmızı
Yanaklar seher yıldızı
Yanaklar yanıma yandaş
Yanaklar canıma candaş


Adam kızı öptü, gözlerinden
O gözler bir deniz
Gözler nisan yağmuru
Gözlerinde hep bir buğu
Gözlerin sevdalı bir kuğu


Adam kızı öptü,dizlerinden
O dizlerde uyudu düş de olsa
Dizlerde büyüdü bir nebze olsa
Dizlerinde hep huzur aradı
Dizlerinde gece yıldızlardaydı
O dizler sevdayla kanadı
Dizler umut kuşunun kanadı


Adam kızı öptü
Dudağından
Kulağından
Köşesinden bucağından
İçten, özden ve derinden


Adam kızı öptü
Önce ve sadece yüreğinden

7 Nis 2010

Gribin, gripin


aşk

ince hastalık

şifa diliyorum sana
hastalıkların nicesinden

sonra hasta olmalısın
sen bana, en incesinden
 

31 Mar 2010

Yolculuk


yağmurla gelen,
bir su damlası olsaydım

tutunup saçının bir tek teline
süzülmeden düşmek istemezdim tenine

27 Mar 2010

Gül'e


sen bir limansan
gelen de olur, giden de

yüreğime demir de atsa
gözüm kalmaz benim hiçbir teknede.


 

11 Mar 2010

Gözlerine Mektup



(durun bırakıp gitmeyin beni o kadar derinlere!)
 
Katlanmış kâğıtlardan

ve dokunulmuş tuşlardan kuşlar
uçuşuyor gözbebeklerinde.
Ve bulutların daha pembe
daha derin maviye çalıyor bu gece
deniz ayakuçlarına serilmişçesine.

Bahçesinde
düşlerinden bir türlü inemediğin
salıncak kurduğumuz bir ev,
vazonda her daim solmayan bir gül olacak.
Külkedisi, pamuk pren(ses)im, kınalı yapıncak

teni gözyaşımla ıslanmış bir bez bebek
ana kuzusu, ev kızı, aileden tatlı bir yumurcak:
verdiğimiz emek...

Hayal gemisinde
düşler kuruyor külkedisinden pren(ses)ler
eteklerinde doğu roma, bir ötesinde persler
kelime avcısı, zaman yolcusu;
gözlerinde bir adam meçhule gider ve gelir
ellerimde kulakları çınlatan iniltiler, sesler.

Oturup insan yapmalı şiirlerden
el birlikte, omuz omuza, hep beraber
marifet nefese ses katabilmekse eğer
kurt düşürmeden kelebek olabilmek, hüner

Ayrılık çok ağırdır. Hani demirden leblebi
bildim evet, bu kadar özlermiş leb-lebi
Susuz çöller gibi kurumuşken, içim-de su
seninle mutluluk biraz hüzün, biraz da bu.

Eğrisi, doğrusu her şey an'dan
içimizde bilinmezlerin kurgusu
kurşun ve kan gibi koparırmış zamandan
yaralı yüreğime akan gözlerinin buğusu

buluttum, umuttum, akar su idim dindim.
görmezdim gördüm, bilmezdim, seni bildim:
uçmaya kararsız ve kanatsız bir melektin sen
kurt olmadan göklere özenmiş kelebektin sen
 
Velhasıl kelam;
evvel zaman içinde bir varmış sen,
bir de müsadenle var olayım ben
ve kalbur saman içinde bir yokmuş tüm evren...

7 Mar 2010

Aşık aldanır


aşk bir ateştir, yananlar iyi bilir
kimileri cesur olur, ölür dirilir
atar kendini her yandım deyişte
bir ateşten yine başka bir ateşe

kimisi de bencileyin, ürker kaçar
hamdır, yanamaz tutuştuğuyla kalır
ucu közlenmiş kuru bir dal gibi naçar


6 Mar 2010

med cezir manzaraları


dile gelip ansızın, öylesine bir an
uykumu yokluğunla böldüğün bir gece
içimdeki öfkeden kudurmuş hayvan
çelip aklımı, diyor ki kendince:

ya çek git buralardan, yak canını
ya sev bu gece delice, yak canını

nereye kadar


daha diyorsun ya,
hani yetmiyor diye
biraz daha, bir şans daha

oysa her defasında
son şansımız bu diye
daha sıkı tutunmalıyız hayata

5 Mar 2010

Ayak izleri


üstüne basınca ürktüğün kadar
yere düşen ekmek kırıntılarının

biraz korkup çekindin mi acaba
basarken yüreğimin kırgınlıklarına

2 Mar 2010

Budur işte



sözün ne anlamı kalır
yanımda olsan keşke

kelimeler ne kadar anlamsız
hiç konuşmasak da olur

geriye bir hay, bir huy
bir nefes verip, almak kalır.

yani her akşam işten çıktığımda
sevinçli bir telaşla geliyorsam sana

ya da sen coktan pişirip, bir kap erişte
benı beklıyorsan hani gözlerin kirişte
budur sevdiceğim budur, budur işte.


28 Şub 2010

Bağbozumu


büyü-memiş hayallerle kıtalar dolaş, sür
zelzeler arasında kısa-uzun bir ömür.
ve tebessüme mahkum edilmiş yüzün,
maskelerin ardında saklı bir hüzün.

yağmurlar boşanırken gözlerinde
üşürken tenin kutuplarda, buz...
senimi ıslatan dudaklarımda tuz.
ve çiçekçiçek kokan mis gibi tenin,
benim-se köle olmuş aklım, bedenim

kurumuş çöller olmadan henüz vaha,
bahar gelmeden ağaç dallarına daha,
yeni başladık yürümeye elele seninle,
sevda yollarında şarkımızı bir dinle.

olmasın artık,çiçekleri soldurulmuş,
mevsimleri bir bir hazana döndürülmüş,
ağlama yetsin, bitsin artık hüzünler,
bundan sonra bize,bağbozumu mevsimler
yaz sevdiğim dudaklarım-da kiraz, ellerimde üzümler...

24 Şub 2010

17 can



Ne yazık ki
bazı hayatlar zor, bazı ölümler kolaydır.

tıpkı bazı ölümlerin çok zor,
bazı yaşamların ise çok kolay olduğu gibi...

Ref: 17 can daha...

20 Şub 2010

Şey (*)



Dostluk, arkadaşlık, sevgi.
adı ne olursa olsun

Aranızda
sizi bir arada tutan
adını bile bilmediğiniz
bir şey vardır.

O yiter, her şey biter...

(*) bu bir şiir değildir...

18 Şub 2010

Orda kal, portakal


ürküttüğün gölgenin, peşinden gitme sakın
kovalarsın kaçar, kendini bir şey sanır.

yalanı kendine, gerçeği kendine
hint kumaşı olsa, bundan bana ne.
aldatırken aslında, insan kendi aldanır...

17 Şub 2010

beni sen hasta ettin


yalanım yok
ağresifliğimin sebebi sensin

bu kadar öfkenin
ters adam olmamın.
elime yüzüme bulaşması
her tuttuğum işin
yarım yamalak olması her dikişin

haddi hesabı yok
aklımı başımdan aldığın günden beri
yaşadığımın sinir harbinin
içtiğim antideprasanın
tekmelediğim kapı
yuttuğum uyku hapının.

yalanım yok.
sebebim sensin
beni sen hasta ettin...

14 Şub 2010

sevgili...


kapına bir gül bıraktım
ben gülleri sevmem, deme hemen gülüm
say ki gözü yaşlı bir karanfilim
say ki su üstünde nilüfer, o benim

avucunda iki çitleyimlik günebakan
say ki çok sevdiğin bir papatya
seni seviyorsa bu garip adam
sensizce ağlayan, bir nergis olsa ne çıkar.

desTiwitter


bir çeşme başında ruhuma
ruhunu doldur da içelim desti desti

desti izdivaç edelim yine birgün
birlikte yaşayalım ser mesti..

Umuda kaçamak


gürültülü kalabalıklarında şehrin
saygısız, ite kaka, alelacele yürürken
kendi ellerimden tutup, kendimi sürükleyerek
senimle başbaşa kalmak için dağlara kaçasım gelir.

sürüklenirken zaman denen nehrin sularında
kalın bir dal daha çabuk kurur, odun olur.
bir tohum ek, bir fidan daha dikelim ne olursun
bir fidana tutun ki; ileride umudun, umudum olsun.

Yapma


hiç yüksekten düştün mü
ben çok düştüm
ve çok canım yandı inan

öyle oluyor işte bazen
iki kırılgan yürek
ötekine küserek
bir dalda tutunamıyor

susma kırıldığın zaman
susma ama isterim ki; dinle
ben küsmem kırıldığım zaman
sen de küsme, konuş benimle

Ömrümüz olsun


bulutlar hızla geçer
gözlerinin önünden
sıcak nefesimden kopup gelen
bir rüzgar tenini öptüğü zaman

çiçekler tomurcuktan açar
karbeyaz birer gül olur
henüz yeterince koklayamadan
hızla gün doğar ve tükenir zaman

hem zaman dursun istiyor insan
hem de hepsini yaşamayı mevsimlerin
bütün düşleri, kısa metraj olmayan
bir film şeridi gibi...

hem soluk soluğa
hem de soluksuz...




13 Şub 2010

Mesafeler


hani yetmiyor gibi mesafeler
sesli harfleri çalınmış kelimeler
dilsiz yüreklerle, konuşamıyoruz bile

oysa barış ve sevda
dağlarda yüksek sesle söylenmesi gereken
özgürlük türküleri değil miydi?
hani nerde, nerde hani?

kolay değil
insan yüreğinde yolculuk
kolay değil , uçup konabilmek bir omuza

ufacık bir rüzgarda
kırılıveren kelebek kanadıyla...

12 Şub 2010

Akıl


akıl başa geldiğinden
ya da baştan gittiğinden beri
böyledir türküsü buraların

kuruyan gözyaşlarımıza inat
çalar söyler, güler oynarız 
can bedenden gidene kadar...

9 Şub 2010

Belki bir gün hayatta...


hayatla dalga geçip...
ağır derecede komiklik yapıyorum
ağırlaştırılmış hasretini unutmak için

yoksa çok zor be anam, babam
çok zor be ablam, kardeşim..
çok zor ahireti beklemek kavuşmak için...